Barak Baba ve Baraklılar

Barak Baba; 13. yüzyılda yaşamış Bâtıni ekolünden gelen ancak dinsel ve sosyal alanlarda yarattığı etkilerle özgün bir yere sahip olan derviştir.

Barak Baba Tokat’lıdır. Babası bir ordu komutanı; amcası da katip olan Barak Baba, seçkin sınıf yaşam biçiminden derviş yaşamına geçişin en önemli örneklerindendir. Rûm Abdalları’nın etkisiyle Bâtıniliği seçmiştir, Sarı Saltuk’ın ateşli bir mürididir. Onun ağzından çıkarttığı lokmayı istekle yediği için Sarı Saltuk ona “kıllı köpek” anlamına gelen Barak adını vermiştir.

Barak Baba, beline sarılı kırımızı bir bez parçası dışında çıplak olarak, yüz kadar bir derviş grubunun başında 1306 yılında Suriye’ye gitti. Başına iki yanına birer manda boynuzu takıştırılmış kırımızı bir sarık sarıyordu. Saçı ile bıyıkları uzun, sakalı ise kökten kazılıydı. Yanında uzun bir nefir, bir de derviş kâsesi taşıyordu. Hiç servet biriktirmezdi. Müridleri Barak Baba’nın önderliğinde, uzun değnekler, defler, davullar taşıyan, bir müzisyen derviş topluluğu halinde gezerlerdi. Onlar çalar Barak Baba’da oynar, cezbeye kapılarak anlaşılmaz deyişler söylerdi. Cezbe halinde söylediği deyişleri günümüze kalmıştır. Deyişler günümüz okuyucusu için hemen hemen anlaşılmaz olsa da müridi Taptuk Emre yoluyla Yunus Emre’yi etkilemiştir.

Barak Baba’nın azgın bir kaplanı korkutarak ve vahşi bir devekuşuna binerek gösterdiği gibi vahşi hayvanlar üzerinde erki vardı.

Barak Baba ve dervişleri oruç tutmamak ve şeriatça onaylanmamış yemek ve uyuşturucu tüketimini de içeren kurallara aykırı davranışlarıyla ün salmışlardı. Memlük kaynakları onları ruhun bir bedenden başkasına geçiş inancıyla ve öte-dünyanın varlığını inkarla suçluyor; Barak Baba’nın kendisine ise aşırı bir Hz. Ali sevgisi yakıştırıyordu, dediklerince Hz. Ali sevgisini tek dini farz sayarmış.

Barak Baba hayatı boyunca dervişleriyle gezmiştir, İran, Suriye, Kudüs yolculuklarının arından İran’a dönmüş 1308 yılında Gilan’a yapılan bir sefer sırasında Moğollar tarafından öldürülmüş, kemikleri Moğol hükümdarı tarafından müridlerine teslim edilmiş Sultaniye’ye gömülmüştür.

Barak Baba ve dervişleri dilencilik, gezginlik, çilekeşlik, mülkiyetsizlik ilkelerini aşırı yücelten yeni zahitlik dalgasının Anadolu’daki en erken temsilcileriydiler. Bu yeni grup, toplumu ve onun yeniden üretilmesine katılmayı reddettikleri için çıplaklık, uygunsuz giyinmek, halüsinatif etki veren maddeler kullanmak, kazançlı işler yapmamak, gibi kuraldışı davranışlarda bulunuyorlardı. Onları önceki bâtıni gruplarından ayıran da bu davranışları gizli değil açıkça ve toplum düzenini red ve yıkıma yönelik bilinçle yapıyor olmalarıydı.

Barak Baba’dan bir deyiş;

“bismillâhi dem her dem bedem dem dem dem bu dem

yaf’al-allah mâ yeşâ’va yahkumu mâ yürîd

ulu tanğırdın fermandın furmandın

tinğiz tiller süt göller, bal ırmaklar

hânlar vezirler bikler kadılar dânişmendler meşâyihler ahîler ulular azizler

yiti tinğiz yiti tinğiz ortasında bir aydın gevher

ol aydın gevhernünğ yöresinde yitmişbinğ dağ

ol dağda arslanlar kaplanlar imalar kiyikler börüler ayular çakallar

heyhâte heyhût saltuk ata miskin barak

irenler aydur: biz yürüriken tüş görerüz, tüşümizni neye yoraruz?

yoma yoraruz hayra yoraruz.

kaba kaba arafeler ulu ulu bayramlar lonpay lonp.

bismillâh bazar bazar din bazar

dânişmedler ni yazar?

yom yazar hayır yazar.

yom var yola düzer yom var yoldın azar.

tünki bazar ni bazar bazan bu künki bazar

bu sabaknı okıgan yolındın nite yazar?

her ki yolından azar kudret çevgânı bilin üzer, tanğrı iren andan bizer.

bismillâh aydın baca

altın işik kümiş kapu

birinç

ve zerde kur kuşak ve dâne birinç dülbend

yiti kat yir töşek, yiti kat kök börük.

tinğizler bâde, kûh-ı kaf tekye.

çün ol bâdedin içdük, mest olduk, hayrân olduk.

çün mest şodî, hayran şodî, bîdâr şodî, sebâh şodest.

salınıp keldünğ, bostanğa kirdünğ, bostan oyuğunğa selâm virmedünğ.

pes bilme misün, sağrı edüne tiken bata.

delü kardaş, siğirü bostanğa kir, bostan oyuğunğa selâm vir, otur, toyınca yi;

çaluyı oda yak, koltukla al, taşra çık.

bismillâhi, avurdum.

avurdumdın savurdum, müddeîyi devürdüm.

kızıp keldüm, yortdum, anğdum anğdum.

ne olup anğdum ispâhî iken bik oldum, künde bir kaz yidüm, sultâna hıyânetlık eylemedüm.

dînünğe kuvvet, iv işikin uvat.

istanbul ilen tırabzonunğ irisini kır, tinğize atunğ, uşakını çeriye kat, muhammed’e salâvât.

karşu karşu çardaklar karsa karsa oyunlar.

tokuz öküz bir sokum.

yirdin kökke bir ekser, mutumuz yiti ekser, zihî muz, zihî ekser.

her ki bu sabaknı anğladı, unğladı.

her ki anğlamadı tanğladı.

çün tanğladı kavul savul oldı.

her ki kavul savul oldı, avurt davul oldı.

her ki avurt davul oldı, nîşter gerek oldu…”

_ _ _

Kaynakça:

Abdülbaki Gölpınarlı – Yunus Emre ve Tasavvuf
Ahmet T. Karamustafa – Tanrının Kural Tanımaz Kulları
Ekşi Sözlük – Barak Baba

Görsel: Temsili derviş minyatürü, Kalenderi dervişler

Önceki Yazı
Don Değiştirmek / Donuna Girmek / Kabulgan / Metamorfoz
Sonraki Yazı
Miraç ve Kırklar Cemi
15 49.0138 8.38624 1 0 4000 1 https://yoldefteri.net 300 0